Eveeet Dostlar, geldik yine bir Canım Ailem gününe. Hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz :) (Çok yakın bir arkadaşım sen dizi günlüklerini boşver, canım ailem blogu aç dedi zaten. Vakit mi var be kuzum dizi izlemeye, yazmaya. Bi Canım Ailem’i aksatmadan izliyoruz sadece, bak Lost başladı 5. sezon ona bile başlayamadık daha)
Neyse efenim, biz gelelim dizimize. Bu yazımı tamamen kişiler üzerinden onlara seslenerek gideceğim (Spontane bir yazıdır, beğenmeyebilirsiniz belki de : )
İlk olarak Kenan’la başlayalım. Leyn Kenan, sen kimsin ya? Hele o anan olacak kadın? Şşşş kimsiniz siz? (Burada Hadsizin Başkanı olacağım :) Varya elimin tersiyle tokatlarım sizi haaaa. Seni ve çekirdeğini ağzıyla soyan anneciğini dövsem sabahlara kadar kanamam, bu kadar gıcıksınız. Helal olsun valla. Bir de pintisin ki hiç sorma, kakaladın yine 500 TL’lik ceketi Halim’e. Cabbar Ağa’nın aldırdığı bilezikleri de kendin almış gibi caka attın ya. Ben söyleyecek bir şey bulamıyorum. Hadi yürü git karşımdan, hadi!
Haliiiim, seni var ya hiç sevemedim ama gönlü bol adamsın, oradan gözüme girdin bak. İçin iyilik dolu, arada kötü davransan da insanlara hep sevginden biliyorum. Seyhan’ı çok seviyorsun ama karşılıklı sevgi ve aşkı bulmak zor be gülüm. Haliiim var ya, senin bu overacting sevinç ve şaşırmalarının hastasıyım. Köydeki ergen kızların flört etmeleri kadar doğalsın hareketlerinde. Bekarlığa veda partisi ve potpori çerez muhabbetlerindeki davranışların tam seyirlikti.
Aliço, düştün sevdalara “Issız Adam” oldun kumsallarda, taşlarda elinde sopayla valla. Senin Seyhan’lı flashback’lerine de anlam veremedim. Sanki yıllardır çıkıyorsunuz da ayrıldınız gibi. Topu topuna bir gün adaya gittiniz ama bir yıllık flashback gördün valla. Bu arada, senin anneni ben çok severdim Ferhunde Hanımlar’da. Acıların kadınıydı Meftune, nasıl içim acırdı izlerken. Hiç mutluluğu tatmamıştı, annesiyle sorunları vardı. Tam sevdiği adama kavuştu tüm sorunları geride bıraktı demişken sevdiği adam hayatını kaybetti dizide.
Ferideeeeeeeee, sen var ya bitanesin. Ölürüm ben sana. Gene kafa karıştırıcı hareketler yaptın bu bölümde de. Herkes Seyhan’dan bahsederken sen Saime teyzeye “Saime teyze orta şekerli” diyerek dağıttın konuyu. Halim’e mutfakta, Seyhan’ın sürekli eve tatlı getirdiğinden, tatlısız bırakmadığından ve Kenan gibi ilgisiz konulardan bahsettin. Helal olsun sana. Filiz Akın topuzu ile krape çok yakışır eminim : )
Melihaaa, yine ağlattın bizi ya. Bohçaları açtığında anlattığın anı neydi öyle. Feride girdi araya şaklabanlık yaptı da gözyaşlarımızı kontrol edebildik. Sizde anlayamadığım bir otokontrol var. Kına gecesinde bile kadın acıklı türküsünü söylerken anıra anıra ağlayacaktık ama ağzımıza yastık bastırırcasına kestiniz hemen. Tamam duygu sömürüsü yapmıyorsunuz ama durun biraz da yapın ya. Belki anıra anıra ağlamak istiyoruz o sahnelerde!
Son olarak hepinize sesleniyorum. Böyle ezik düğün organizasyonu mu olur ya? Çevremdeki düğünlerden biliyorum, ilk önce damat gelini ve kız tarafındaki saçı yapılacak tüm kızları kuaföre götürür. Kuaförde hiçbir yerde olmayan büyük bir izdiham yaşanır ve damat tonlarca para bayılır oraya. Sonra fotoğraf çekim seansı başlar foto stüdyoda. Abidik gubidik fotoğraflar çekilir. Gelin damadın arkasına geçer ve koala gibi poz verir. İkisi aynı yere sabit bakarlar, baktıkları yerde fotoshoplu Eiffel Kulesi vardır. Damat parmağıyla bir yere işaret eder, işaret ettiği yerde ya kuş ya da şömineli bir ev vardır. Niye bu sahneler yoktu bu bölümde. Söyleyin bana! Hele düğün alayı nedir ya, bir araba ve iki taksi ile düğün alayı mı olur Allah aşkına? Nerde bu güzelim detaylar? Hiç yakıştıramadım valla : )