10 Mart 2009 Salı

Ayranı Yoktur İçmeye Morgan’la Gider Haliç’e!

Dram bulutları dağılmaya başladı da günlük güneşlik komedi yüzünü gösterdi. Bu bölüm güzeldi gerçekten. Dram da dozundaydı, çekimler de güzeldi. Yönetmen farklı kamera teknikleri kullanmaya başlamış. Kaos etkisini iyi yarattı polisler Yiğit’i almaya geldiklerinde.

Halim’le Seyhan’ın durumu içler acısı. İnsan ilişkileri gerçekten ipin ucunda onu görüyorum. Hayır, zaten biliyoruz hepimiz, ama görmek istemiyoruz nedense. Sevgililer birbirlerini ne kadar çok sevse de biri hep fazla sever ya, olan da hep o fazla sevene olur. Seyhan bir kalemde atsa da Halim “Ömür geçti be, pat diye kestirip nasıl anlatayım” deyişi hep bu fazla sevmekten. Erkeklere güvenmeyen kadınların içine belki umut doğuyordur Halim gibi örnekleri gördükçe. Ama insan bu, hep acı çektirenin peşinde.

Meliha’nın kendi kendine yıldönümü kutlamasına Feride ve Seyhan çok güldü ama benim içim çok burkuldu. Seven insan böyle işte, hatıralardan kendi kişisel arşivini kurar küçük dünyasında.

Küçüklüğüm aynı Mertcan gibi geçti benim de. Gerçi kimin geçmemiştir ki? “Büyüklerin işine karışılmaz. Sen küçüksün anlamazsın. Sana söz düşmez”. Ayakta uyutmaya çalışırlardı bizi de hepimiz cin gibiydik her şeyi anlardık. Gizli gizli dinlerdik, ipuçlarını birleştirirdik, öğrenirdik her şeyi. Bizi de bir şey bilmiyor zannederlerdi. Belki de küçükler bu yüzden cin gibidir hep. Önüne sunulmaz bilgiler. Çocuk inceler, araştırır öyle ulaşır sonuçlara. Olan büyüklere olur tabi, çocuk IQ’sunu geliştirirken büyükler yerinde sayar.

Mertcan’ı neşelendirmeye çalışmaları Mertcan’dan çok beni neşelendirdi. Meliha’nın çizdiği evin çatısını beğenmeyen Feride “Abla çatıyı yamuk çizdin” dediğinde Meliha yapıştırıyor cevabını: “ Onun modeli öyle, İsviçre çatısı” :)

Kenan’ın solaryum işine soyunması Feride’yi bronzlaştıracak, pardon yakacak sanırım : ) Olan Feride’nin 10 bin lirasına olacak, Kenan batacak yine. Ama matrak şeyler de çıkabilir bu işten. Mesela bütün mahalle, Meliha, Feride, Kenan, Seyhan da dahil olmak üzere solaryum sevdasına kapılıp havuç renginde dolaşabilirler. Düşüncesi bile komik :)

Ali de sonunda Morgan’ını kavuştu, gezdirdi Seyhan’cığımızı. Para pul yok ama aşk var : ) Dizi olarak başka bir tabuyu daha kırdı sanırım Canım Ailem. Seyhan ile Ali öpüşürken arkada alkış tutan insanlar. Hep özenmişimdir böyle Amerikanvari sahnelere ve Türk dizilerinde de olsun istemişimdir. İnsanların aşka ve sevgiye sokakta alkış tutmaları çok güzel.

8 yorum:

Üfürükten Prenses dedi ki...

Ayy salı geceleri bi canım ailem üstüne senin yazın ,tamamlanıyor gecem ..

bu bölümü sevdim,
ama bazı saçmalıkla vardı galiba..
eda'nın inatla o oyuncu çocuğu bugüne kadar saklıyor olması duru'yu koruması ailesine mahcup olmasın diye,hiçbir kardeş böyle birşey yapmaz abisi zor durumdayken..

sonra erkek güzeli annesindne para isteyemiyor falan ,saçma geldi bunlar..

sonra ali parayı nerden buldu,o miss gibi bariz emek verilmiş üstüne çalışılmış arabayı nasıl edindi?

saftirik seyhan niye ali'ye "telini nişanlın açtı,banyoda dedi" demiyor,niye dana gibi duruyor öyle,tripler falan..

halimin annesi,akrabalar falan hemen kayboldu evlerine mi döndüler,nikahın ertelenmesi gelinin kaçması bu kadar sıradan mı?

ne bileyim baız saçmalıklar var,bütün bu saydıklarıma rağmen.. dizi bir harika..

ama haftaya olan fragmanı bana biraz silik gibi geldi,ne dersin?

dizi günlükleri / Bilir Kişi Raporu dedi ki...

Üfürükten Prenses,

Bu dizide Lost dizisi sendromu var. Kimse kimseye bir şey anlatmıyor ve kara duman, pardon drama almış başını gidiyor:) Seyhan kimseye derdini anlatmıyor, Ali'ye de Ahsen'i söylemiyor. Eda, Duru'nun erkek arkadaşını söylemiyor. Böyle devam ediyor dizi :)

Erkek güzeli annesinden para istemiyor, çünkü senaryoya göre ilk önce Feride'nin canını yakacak :)

Ali, garip biri. Güya o tamirhanede çalışıyor ama bir kere bile görmedik ne yaptığını. Arada gelip ustanın sırtını sıvazlıyor o kadar. Belki de çok çalışmıştır ve iyi para kazanmıştır o işten, ama biz görmedik nedense:)

Oynayan oyuncuların birden kaybolması bir eksiklik bence de dizide. Arada Yiğit'in okuldan arkadaşları da geliyor mesela basket kursuna yazdırmaya falan, sonra 5 bölüm ortadan kayboluyor.

Evet, fragman o kadar iyi değil ama ne çıkacağı belli olmaz yani :)

Popüler Yorum dedi ki...

ben de diziyi izliyorum, hemen senin yazına, sonra üfürükten prensesin yorumuna bakıyorum... benim de rutinim bu işte:)

bu bölümü izleyemedim ama seveceğim detayları zaten okuduğumu düşünüyorum... internetten bi izliyim yine de kalmasın eksik bölüm:)

süpersin dizi günlükleri:)

admin dedi ki...

favori sahnem "isviçre çatısı" :)

bir de şu seyhan'ın göz altları üç kat olmuş.

bu kıza bir concealer hediye edicem tez zamanda.

Adsız dedi ki...

Bu dizi artık Halim-Seyhan-Ali üçgeninde dönmektedir, ve tabii ki haklı olan Halim'dir. İki kişinin aşkı, bir başkasına acı verdiğinde tüm güzelliğini kaybeder. Senaristler son bölümün final sahnesiyle kimin tarafında olduklarını göstermişler ve de benden "inşallah sizin karılarınız/sevgilileriniz/nişanlınız da size aynısını yapar. O zaman da bakalım böyle senaryo yazabiliyomusunuz" bedduasını hakederek kazanmışlardır.. amin.

dizi günlükleri / Bilir Kişi Raporu dedi ki...

Popüler Yorum,

Diziden önce telefonuna gelen mesaj rutinini yaşamıyorsun artık sanırım:)

Sen daha süpersin:)


Irazca,

Valla her bölümde göz altı halkaları birer birer çoğalıyor:) Bu arada concealer nedir? ilk defa duyuyorum :)


Adsız,

Güldürdün beni akşam akşam ya:) Yazık adamlara, ne beddua ediyorsun, ayıp ama haaa:) Sen her izlediğin filmi, diziyi bu kadar ciddiye alarak beddua edersen, amin çekersen sektörde oyuncu, senarist, yönetmen kalmaz:)

zafer ceylan dedi ki...

Samim'in Meliha'yla buluşmaya gitmeden önce ev ahalisine iyi geceler yedi cüceler demesi de gözlerden kaçmadı :) Uğur Yücel'in programını (TRT'de miydi hatırlayamadım.) bitiriş cümlesiydi.

dizi günlükleri / Bilir Kişi Raporu dedi ki...

zafer ceylan,

Uğur Yücel Tv programı yaptığını bile bilmiyordum:) Bilen varsa paylaşsın bizimle, arama yapamayacak kadar tembelim :)