2 Eylül 2010 Perşembe

Kanal D: 2010-2011 Yeni Sezon Tanıtımı

Yurtdışındaki TV kanalları hem var olan hem de yeni yapımlarına çok önem veriyor ve sezon başlamadan dizi ve programların geçtiği çok yaratıcı tanıtımlar yapıyor. Örneğin geçen sen ABC kanalı ABC Evi olarak çok yaratıcı ve komik bir tanıtım gerçekleştirmişti: (Bkz: http://dizigunlukleri.blogspot.com/2009/08/abc-evi-ve-kanal-d-orkestras.html )

Bu yönde Kanal D’yi beğeniyorum. Dizi ve programlarının yeni sezon tanıtımlarına önem veriyor. Geçen seneki “Kanal D Orkestrası” oldukça başarılıydı. Bu sene de “Karaoke Partisi” fikri güzel olmuş. Herkesin aynı karede olması çok hoş bence. Özgü Namal’ı son zamanlarda çok antipatik bulsam da tanıtımda sevdim.

Video: http://www.medyatava.com/haber.asp?id=69859





26 Ağustos 2010 Perşembe

The IT Crowd


Jen, bilgisayarın B’sini bilmeyen bir IT müdürü, Roy; herşeyi bildiğini sanan bir bilgisayar ukalası ve Moss, insanlarla iletişimini koparmış bir hilkat garibesi. IT departmanının mühteşem üçlüsü ve yine geç keşfedilmiş bir komedi curcunası; The IT Crowd.


Herşey Jen’in işe alınması ile başlar. CV’sinde bilgisayardan çok iyi anlayan diye yazan Jen, iş görüşmesinde bilgisayar bilgisi sınanmaktadır. “Fare, tık, çift tık, ekran, masanın altında duran şey” diye döker tüm bilgisayar bilgisini. Jen’i işe alacak kişi de bilgisayar bilgisi olmadığı için Jen hemen Bilişim Teknolojileri departmanının başında bulur kendisini ve komedi macerası başlar.



Yakın bir tarihte 4. sezonun finalini yayınladılar. Her sezon 6 bölümden oluşuyor ve ne yazık ki İngilizler sezonları 6 bölümden yapmaya utanmıyorlar hala. Topu topu yarım saatlik dizinin sezonu anında bitiveriyor çünkü. Nev-i şahsına münhasır karakterleri ve onları canlandıran oyuncuları izlemeniz lazım. Jen’i canlandıran Katherine Parkinson’a tapıyorum artık.


Dizinin favori bölümleri; kadınlardaki regl dönemini anlatan Aunt Irma Visits (İrma Hala’nın Ziyareti), sigara yasağını ve sigara içenleri Saray Bosna savaş mağdurları gibi gösteren Smoke and Mirrors (Duman ve Aynalar), Facebook’la dalgasını geçen Friendface, Internet üzerine unutulmaz bir konuşma yapıldığı The Speech (Konuşma), Bir Kelime Bir İşlem yarışması ile dalga geçen ve iş toplantılarının gizemini ortaya çıkaran The Final Countdown ve Jen’in İtalyanca bilmeden İtalyan bir müdürle İtalyanca konuşmaya çalıştığı Italian for Beginners (Yeni Başlayanlar için İtalyanca) unutulmaz bölümler olarak sıralanabilir.



The Office’ten sonra yakında The IT Crowd’a da Amerika el atıp diziyi lokalleştirebilir. İngilizleri komedi konusunda artık takdir ediyorum ve yakın tarihte İngiliz sit-comları Amerikan sit-comlarının tahtını devirecek gibi görünüyor.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

100 Questions

Yazın getirdiği rehavetle inanın parmağımı bile kaldırasım gelmiyor. Bu nasıl bir yorgunluktur anlatamam. Ayılar gibi kış uykusuna yatsam bana mısın demez. Servislerde trafik çilesi çekerken bir yandan da "Tatil gelsin!" gözyaşları döküyorum. Kısacası Nazire Şenlendirici'nin "Çok kötüeyüm. Gonuşamayacaaauum!" kafasındayım şu an.

Diziler bile eski tadı vermezken yeni keşfettiğim ve beğendiğim bir diziden bahsedeyim kısaca. Dizimizin adı "100 Questions". Adından da anlaşılacağı üzeri 100 tane soru üzerine kurulu olan dizimizin ana karakteri Charlotte (Sophie Winkleman) artık randevulardan ve sonu gelmez ilişkilerden sıkılmıştır ve ruh ikizini bulmak için SoulMate şirketine başvurur. Tahmin edildiği gibi her bölüm dizinin başında Charlotte'a sorulan bir soruyu temel alarak şekillenir. Şimdilik 6 bölümüyle Charlotte'a sorulan "Seni buraya ne getirdi?', Açık fikirli misin?, Romantik misin? Hiç kötü bir çocukla çıktın mı? Wayne? ve Hiç tek gecelik bir ilişkin oldu mu?" sorularını flashbacklerle cevaplayan dizimiz çok iyi olmasa da gelecek vaat ediyor. Fikir olarak 100 bölüme tamamlayarak 4 sezon olarak düşünülmüş olduğu belli. Arkadaşlık ilişkileri olarak yavan bir "Friends" ve flashbacklerle de vasat üstü "How I Met Your Mother" tadı alabilirsiniz.

Bir dizinin jeneriği ve jenerik müziği diziyi tanıtan ve sevdiren en önemli unsurlar olmasına rağmen bu özellikleriyle sınıfta kalıyor "100 Questions". Ayrıca dizideki ana karakter Charlotte'u ve Charlotte'un arkadaşı Koreli kızı sevemedim, ama Barney Stinson karakteri gibi Wayne ( David Walton ) karakterini çok seveceksiniz. Dizideki en eğlenceli karakter o çünkü. Dizinin 4 sezonu göreceğine emin değilim, ama en azından 2 sezonu garanti diyebilirim. Dizi çok iyi olmasa da kafa yormadığı ve iyi vakit geçirerek eğlenmenizi sağladığı için benim tarafımdan onaylanmıştır :)


Daha detaylı bilgi için; http://www.nbc.com/100-questions/

Diziyi izlemek için:

http://yabancidiziizle.com/dizi/100-questions-1-sezon

http://diziport.com/100_questions_1_sezon-izle

29 Nisan 2010 Perşembe

True Blood 3. Sezon

True Blood 3. sezonu 13 Haziran'da başlayacak. Dizi başlayana kadar Alan Ball'un yaratıcılığı ile mini bölümler yayınlanacak. Minisode adıyla 2-3 dakikalık yayınlanacak bu bölümler 2. ve 3. sezondan bağımsız olacak ve bunları HBO websitesinden takip edebileceğiz. Dizi başlayana kadar bu minisode'larla ve yayınlanan promo posterleri ile idare edeceğiz.





Posterler çok eğlenceli. Özellikle VILF olanı. MILF ve DILF'ten sonra True Blood ekibi kışkırtıcı bir sözcük türetmiş; "VILF: Vampire I'd Like To Fuck". :)

"Eric & Pam" adlı ilk minisode'u izlemek için: http://www.hbo.com/true-blood/index.html

17 Mart 2010 Çarşamba

Box Set Furyası 6

Dizi box setlerinde oldukça bereketli birkaç ay yaşadık. Özellikle True Blood'ın 1. sezon ve Samantha Who'nun 2. sezon box setinin çıkmasına çok sevindim. Samantha Who iyi gitmesine ve çok beğenmeme rağmen 2. sezonu ile finali gerçekleştirdi. Samimi ve güzel bir finaldi. Seti çıkan diğer bir dizi NCIS: Naval Criminal Investigative Service. "Crime investigation" dizilerinin bokunu çıkarmadıkları yetmezmiş gibi bir de donanma versiyonunu çıkarmışlar. İzleyip görmek lazım tabi.



Ugly Betty 3. sezon seti ile sevenlerine kavuştu, ancak bu sezon diziyi yayından kaldıracakları haberi hepimizi üzdü. Piyasada bu kadar niteliksiz diziler varken Samantha Who ve Ugly Betty'nin yayından kaldırılması çok saçma. 4400'ün 2. sezonu seti çıkan diğer dizilerden biri. Uzaylı film ve dizilerinden nefret ettiğimden bu diziye zamanında hiç şans vermedim.
Grey's Anatomy'nin spin-off'u olan Private Practice, bu ay 2. sezonu çıkan dizilerden biri. Son olarak da Mentalist 1. sezonu ile Türkiye fanlarına ulaştı. Henüz izlemesem de merak ettiğim dizilerden bir tanesi.



P.S. Box setlerle ilgili güzel bir haber vereyim. Şu anda D&R'da box set kampanyası var. House MD 1. ve 2. sezonunu ve Las Vegas'ın 1., 2. ve 3. sezonunu 30 TL'ye alabilirsiniz. Box Set canavarları kaçırmayın bunu :)

20 Şubat 2010 Cumartesi

1 Kadın 1 Erkek

İlk önce youtube videolarıyla tanıştım daha sonra da bölümlerini tek tek izlemeye başladım Digiturk Türk Max kanalında yayınlanan "1 Kadın 1 Erkek" dizisini. Birinci sezonun 4 DVD'si teker teker çıkamaya başlayınca da mutlaka yazmalıyım artık dedim.

Diziyi izlerken aklım başımdan gitti ve ağzım açık kalakaldım. Bizden, yani bir Türk yapımından hiç beklemiyordum böyle bir diziyi. Şaşkına döndüm resmen. Fransız yapımı "Un Gars Une Fille" (http://www.1gars1fille.com/index_ok.htm) dizisinden uyarlananan dizi inanılmayacak derecede başarılı.



Oyunculuk ve diyaloglar inanılmaz. Demet Evgar'ı çok beğeniyorum ve bu dizide oyunculuğunun doruk noktasına geldiğini söyleyebilirim. Emre Karayel'i de bu dizide tek geçerim. Başka bir kadın ve erkek oyuncu olamazdı bu roller için herhalde. Mükemmel bir uyum göstermişler ve ortaya harika bir yapım çıkmış. Beren Saat araya yastık koymaya devam ede dursun bu dizide oyuncular meme kanseri riski için göğüs kontrolu yapıyor, asansörlerde ve arabalarda sevişiyorlar ve hiçbir yorumda bulunmuyorlar. Çünkü mesleklerini yani oyunculuklarını icra ediyorlar.


30 dakikalık sit-com olmaz Türkiye'de diyenlere tokat gibi gelmesini umuyorum bu dizinin ve umarım artık can sıkmayan 50 dakikalık kaliteli diziler de çekilir.

Bu arada bu kadar iyi uyarlama olduğunu görmem "Coupling" uyarlamasının da yapılabileceğini düşünmeme ve umutlanmama neden oldu. Demet Evgar, Gina Bellman'ın canlandırdığı nevrotik ve kaçık Jane Christie karakterini ne kadar iyi canlandırır değil mi? Heyecanlandım haa! :)

P.S. Dizinin en iyi bölümlerini buradan izleyebilirsiniz: http://1kadin1erkek.com/

30 Ocak 2010 Cumartesi

Hemşire Jackie

Daha önce Hemşire Jackie'yi tanıtan kısa bir yazı yazmıştım ve diziyi çok merak ettiğimi söylemiştim. Sonunda diziyi izlemeye başladım ve diziye hayran kaldım. Edie Falco gerçekten müthiş bir oyuncu ve dizideki her karakter nev-i şahsına münhasır.

Edie Falco yani Jackie, gündüz uyuşturucu kullanan, doktorlarla kafa tutan, evlilik yüzüğünü çıkararak eczacıyla ilişki kuran ve ondan Vicodin gibi ilaçları temin eden sarkastik bir hemşire, akşamları da kocası ve 2 kızıyla normal bir annedir. Dizi 25 dakika sürdüğü için nasıl başlayıp nasıl bittiğini anlayamıyorsunuz ve bazen hüzünlenirken bazen de kahkahalara boğulabiliyorsunuz.

Jackie'nin ilginç bir karakter olduğunu düşünüyorsanız siz bir de geri kalan ekibi görün;



Dr. Eleanor O'Hara (Eve Best): Hastanede burnundan kıl aldırmayan, zengin ve Jackie hariç kimseyle arkadaşlık kurmayan hastanenin en iyi doktorudur. Sadece o Jackie'nin sırlarını biliyor. Sarkastik yönü Jackie'yle yaraşacak boyuttadır ve Jackie ile geçirdiği öğle yemekleri "Sex and the City" sahnelerini aratmaz. Dr. O'Hara o kadar zengindir ki limuzin ve kendi şöförüyle işe gidip gelmektedir. Bir bölümde Jackie'ye "Ekonomik kriz var diyorlar ama beni hiç etkilemedi" bile diyebiliyor.

Mohammed 'Mo-Mo' De La Cruz (Haaz Sleiman): Müslüman bir gay erkek hemşireyi canlandırıyor (ya da müslüman gay bir erkek hemşire mi denilir?) En neşeli ve keyifli karakterlerden biri. Hemşire Jackie ile diyalogları çok eğlenceli.


Dr. Fitch Cooper (Peter Facinelli) İki lezbiyen annenin çocuğu olan bu doktorun kişiye özgü ilginç bir rahatsızlığı var; Cinsel Tourette Sendromu. Gergin olduğunda, strese girdiğinde veya ne yapacağını bilemediğinde karşısındaki kişinin göğüsünü yakalıyor. Karşısındaki kişi kadın olursa olay daha da komikleşiyor.

Zoey Barkow (Merritt Wever): Çaylak hemşire rolündeki bu kızımız kelebek gibi süzülüyor hastane koridorlarında ve Polyanna gibi saflaşabiliyor. Herkes ona laf sokuyor, ama onun umrunda bile değil.

Dizi listeme bir "dizi çentiği" daha atmış oldum böylelikle. Listem çok kabarık ve çok fazla vaktim yok. Yani her an Dr. Fitch Cooper gibi yoklama yapabilirim :)

P.S. Bu arada dizinin jeneriği çok iyi. Her Boku Bilen Adam, sana sesleniyorum, bu jeneriği de seveceksin :)

11 Ocak 2010 Pazartesi

Cougar Town

Bu sezonun ABC bombalarından Gougar Town ile tanıştım Cumartesi günü ve bir solukta 10 bölümünü izledim. Sezonun en komik dizilerinden biri diyebilirim. Bazı yerlerde kahkaha atmaktan boğulacaktım.

"Cougar", "puma" anlamına geliyor ve Amerika'da genç erkeklerle çıkan orta yaşlı kadınlara bu isim takılıyor. How I Met Your Mother'ın bir bölümünde de hatta pumalara değinilmişti. Barney Stinson'ın kendi sözleriyle "cougar"ın anlamı :)

"A cougar is an attractive, sex-crazed, middle-aged woman, usually found prowling airport bars and smoky pool halls in search of nubile flesh. Look around you: most likely there's one training her eyes on you right now. She's a predator, a vicious carnivore looking to feed before continuing on her ferocious way, and that's the most beautiful part of the majestic cougar: her unflagging desire to move on after a mauling. Clearly, this is an advanced species."


Diziye dönecek olursak, Courteney Cox "Friends" ve "Dirt"ten sonra yine başarılı bir dizi ile dönüş yapmış oldu. Hayatın anlamını genç erkeklerde aramaya başlayan Jules karakterini çok iyi canlandırıyor. Genç erkeklerle tanışma amatörlükleri ve oğuluyla arasındaki diyaloglar çok eğlenceli.

Diziyi tamamlayan 2 yan kadın karakterimiz de var. Christa Miller (Ellie: Jules'un yan komşusu ve kankası) herşeyi bilen ve her şeye laf sokan sarkastik kadın boşluğunu doldururken Busy Philipps (Laurie: Jules'un emlak ofisindeki iş arkadaşı) de avam ve sürtük kadın boşluğunu tamamlıyor. Busy Philipps çok başarılı ve konuşmadan yüz ifadeleriyle bile beni komaya sokabilir. Arada sırada ortaya çıkan pumaların kraliçesi Barbara'yı da (Carolyn Hennesy) es geçmemek lazım tabi.

Eğlenceli, komik ve light bir dizi arıyorsanız kaçırmadan izleyin derim.