31 Aralık 2008 Çarşamba

Yeni Bir Yıl ve Yeni Diziler

Herkes yeni yılla ilgili bir şeyler yazarken benim yapmamam ayıp olurdu herhalde. 2008 berbat bir sene olduğu için 2008 retrospektifi yapamayacağım maalesef, geçmiş geçmişte kaldı biz bakalım önümüze :) (diziler yayın tarihine göre kronolojik olarak sıralanmıştır)

Lie to Me (FOX) 21 Ocak 2009
“Deception expert” yani insanların kandırıp kandırmadığını anlayan kişi olarak uzmanlaşmış Dr. Cal Lightman’ın oluşturdğu takım, FBI’dan tutun da kurumsal firmalara kadar uzanan bir müşteri yelpazesi vardır. Doğru ve yalanı bulma konusunda bir numara takımdır. Sezonun en ilginç yapımlarından biri olacak gibi, ama dizide biraz Monk kokusu var. Sonuçta Monk da anlıyordu birisinin yalan söyleyip söylemediğini. Daha profesyonel bir ekip olsa da artık diziler de birbirinin tekerrürü herhalde. Belki de hiç orijinal konu kalmadı senaristlerde.

Dollhouse (FOX) 13 Şubat 2009
Dollhouse, parası bol insanların dileklerinin yerine geldiği gizli ve yasal olmayan bir yer. “Aktifler” olarak tanımlanan ve belli nedenlerden dolayı kendi rızasıyla vücutlarını ve beyinlerini 5 yıllık bir sözleşmeyle vermiş bu insanlar Dollhouse’da kiralanıyorlar. Sevgili, katil, casus veya istenen kişi olarak programlanan bu insanlar, görevi bitince de her şeyi unutuyor. Aktifler’den biri olan Echo artık tabula rasa olmadığını ve geçmişine ait flashbackler yaşadığını fark edince olaylar gelişiyor. 2009’un en iddialı bilim kurgu dizilerinden biri olan Dollhouse geçen seneden beri sabırsızlıkla beklenen yapımlardan biri.

Castle (ABC) 9 Mart 2009
Ünlü polisiye roman yazarı Richard Castle kitabındaki başkarakterini yeni öldürmüştür ki sıkı hayranlarından birinin kitaplarındaki cinayetleri takip ederek dehşet saçmaya başladığını öğrenir ve olaylar gelişir. Stranger Than Fiction (Öldürme Beni) ve Basic Instict’i (Temel İçgüdü) harmanlayıp dizi yapmışlar sanırım. Bakalım göreceğiz nasıl olduğunu.

Cupid (ABC) 24 Mart 2009
1998 yılında çekilmiş dizi o zamanlarda çok tutmamış ve rafa kaldırılmış. Zamanında Entourage’dan tanıdığımız Jeremy Piven tarafından oynanan Cupid’i bu sefer Rob Thomas canlandırıyor. Dizi, Zeus tarafından dünyaya cezalandırılmak için gönderildiğine ve kendisinin Cupid yani Aşk Tanırısı olduğuna inanan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Ceza olarak da sihir kullanmadan 100 çifti aşık edecekmiş. Niye bunu çekme kararı aldılar anlamadım, zaten hali hazırda CW kanalının Valentine dizisi var ve konu olarak birbirlerine çok yakın.

The Unusuals (ABC) 8 Nisan 2009
Polisiye türünün ilk komedi-drama dizisi bu olacak sanırım. Ally McBeal’in polis versiyonu diyebiliriz.

Harper’s Island (CBS) 9 Nisan 2009
Bir grup arkadaş ve birkaç aile, Seattle’ın dışarısında yer alan adaya bir düğün için giderler ve gerilim dolu günler başlar. Bu adada 7 yıl önce öldürülen insanların gizemi hala çözülmemiştir ve onların adaya gidişiyle ölümler yine başlayacaktır. Bu gerilim dizisi de 2009’da ihtiyacımız olan gerilimi verecek sanırım : )

Bu dizi vesilesiyle de hepinizin yeni yılını kutlar, nice sağlıklı ve mutlu yıllar dilerim. Şerefeeee! :)

28 Aralık 2008 Pazar

Box Set Furyası 2

Bu hafta içinde yeni çıkan 4 tane box setimiz var. Tiglon, Alias'ın 4. sezonunu çıkararak Alias serisine devam demiş. Yine aynı Tiglon, Cashmere Mafia'nın 7 bölümlük 1. sezonunu çıkarmış. Gerçi anlamadım neden setini çıkardılar, dizi zaten 7. bölümde sonlandırıldı ve devam etmeme kararı verildi. Bir başka set de, Blade serisinin diziye dönüştürülmüş hali. O da çok yakında raflardaki yerini alacak.

En sevindirici olanı ise Brothers and Sisters'ın 1. sezon box seti, ama onun da Türkçe altyazısı yok. Nasıl bir mantıksa Tiglon’daki, adamlar hiç uğraşmadan Avrupa’da yayınladıkları box seti getirip raflara koymuşlar, utanmadan da 100 ytl fiyat etiketini yapıştırmışlar.

Lipstick Jungle Neden Yeni Sex and The City Olamadı?


-Sex and The City moda gurusuydu, oysaki Lipstick Jungle da modacı bir karakter olmasına rağmen “trendsetter” olamadı.

-Lüks bistrolarda “appletini” içerek “girl talk” yapmanın her zaman rating getirmeyeceğini gösterdi Lipstick Jungle, çünkü dizide samimiyet yoktu. Sex and The City’deki arkadaşlıklarda samimiyet vardı. Birisi aldatıldığında veya aldattığında bir sır gibi saklamaz hemen anlatır paylaşırdı arkadaşlarıyla. Lipstick Jungle’da ise Nico Reilly (Kim Raver) kocasını aldattığını çok sonraları anlatmak zorunda kaldığı için anlatmıştı.

-Lipstick Jungle kadrosu 3 kişiydi. 3 kişi her zaman yetersizdir konu ve eküriyi tamamlamak adına. Minimum 4 kişi olmalı başkarakterler.

-Lipstick Jungle’da başkarakterlerin çalıştığı sektörlerde çeşitlilik yoktu. Moda ve medyaydı sektör. Brooke Shields film sektörü ve Kim Raver de dergi sektöründeydi ancak her ikisi de aynı firmada çalışıyorlardı. Ayrıca aralarında rekabet vardı, arkadaşlık rekabeti kaldıramaz, bunu unutmuşlar.

-Lipstick Jungle’ın izleyici kitlesi belki de çoluk çocuğa karışmış çaresiz evli kadınlarını görmek istememiş olabilirler. Bunun için zaten Desperate Housewives var, neden bu diziyi de izlesinler ki? Sex and The City’nin sadık izleyici kitlesini tabiki kendilerine çekemezler bu yüzden.

-Lipstick Jungle’da karakterler iyi inşa edilmemiş. Modacı kızımız Victory Ford (Lindsay Price), hırslı, karakteri sağlam, şaşaalı biri olacağına silik, kendine güvensiz, baba idolü gibi bir sevgili arayan çocuk karakterli biriydi.. Dergici kızımız Nico Reilly ise tamamen etkisiz, oyunculuğu iyi olmayan birisiydi. Brooke Shields de zaten botokston duygularını gösteremiyordu.

-Lipstick Jungle’da Sex and The City’deki gibi komik olaylar gelişmiyordu. O yüzden vasat bir iş olarak kaldı ve kanalı tarafından kaldırılma kararı aldı.

26 Aralık 2008 Cuma

Skins 3. Sezon Takım Tamamlandı

Eveeet, Skins 3. seri A takımı tamamlandı. Effie, Pandora, Freddie ve Cook’a Katie, Emily, JJ ve Naomi katıldı.

Effie - Pandora - Katie


Naomi - JJ - Cook


Freddie - Emily


Detaylı kişi tanıtımını E4 kanalının websitesinde bulabilirsiniz:
http://www.e4.com/skins/the-gang/series3.html
http://www.e4.com/skins/series3/pictures-thegang.html

Skins, bölümlerinde yayınlanmayan bir nevi çıkartılmış sahneler olan “Unseen Skins” serisini çıkarmıştı ve sadece websitesinde yayınlıyordu. Bu sefer de 3. sezonun ilk bölümünden bir sahneyi paylaşmışlar. “Wurst case scenario” sahnenin adı. (Suskunluğu ile ünlü protest kızımız Effie bülbül gibi şakıyor valla ve Pandora akıllanmış gibi.)



Yeni sezon çok vurdulu kırdılı ve acısı bol olacak sanırım. Bu da dizinin 3. sezon fragmanı:


25 Aralık 2008 Perşembe

Gülse Birsel vs Tina Fey



-İkisi de tek karakter oyuncuları, başka karakter çıkartamazlar, çok zorlanırlar. Gülse Birsel ukala, çokbilmiş, overacting, çaçeron karakterinde başarılı olmaya devam eder. Tina Fey de entelektüel, espiri yapıp gülmemeyi tercih eden, çokbilmiş, soğuk nevale karakterinde yıllar yılı başarılara imza atar.

-İkisi de başarıyı yakalamış yapımlarını kendi yaşamlarından yarattılar. Gülse Birsel, Avrupa Yakası’nı kendi geçmişini temel alarak, yani çalıştığı kadın dergilerinin sahne arkasını işleyerek, oluşturdu. Tina Fey, 30 Rock dizisini çalıştığı Saturday Night Live’daki yaşadığı olayları kaleme dökerek meydana getirdi. Kısacası, 30 Rock, Saturday Night Live’ın perde arkasıydı.

-İkisinin de gözle görülür bir başarı elde etmiş filmi yok. Gülse Birsel, Hırsız Var filminde yine benzer bir karakteri oynadı. Tina Fey’de Baby Mama filminde 30 Rock’taki kadına benzer bir karakteri canlandırdı.

-İkisinin de senaryodaki diyalogları espirili, akıcı ve güzel. Ama Tina Fey'in senaryo çeşitliliği bakımından CV’si daha kabarık.

-İkisi de şöhretlerini komedi programlarıyla yakaladılar. Gülse Birsel G.A.G.’la, Tina Fey Saturday Night Live’la meşhur oldu.

24 Aralık 2008 Çarşamba

Prison Break 4x16 / The Sunshine State

(Ciddi Spoiler İçerir)

Dizi bu hafta bizi tüm olayların öncesine götürmeye devam ediyor. Self'in adeta Linc'in geçmişini kastederek "Biz yalnızca yakayı ele vermiş birer sahtekarız Lincoln" cümlesinden, Michael'in albümde gördüğü ve flashback'lerle hatırladığı çocukluğuna kadar. Artık tüm gelişmeler hapis günlerinin öncesine kadar geriye döndürüyor hikayeyi...

Öncelikle General'in sözünü dinleyip, Self, T-Bag ve Gretchen'le Scylla'nın peşine düşen Linc'e odaklanıyor dizi. Ekip beraberce Miami'ye gidiyorlar. Sarah ile telefonda konuşurlarken Sucre'nin nerede olduğunu soran Sarah, Linc'in vefasız cevabıyla karşılaşıyor."Defolup gitti". Sanki zorunluluğu var çocuğun. Her işlerine koşturdu, en tehlikeli anlarda yalnız bırakmadı. Derler ya "kırk yıl sırtında taşırsın, bir gün bırakınca bıraktı olursun" diye, aynı o hesap. Sucre sağlam çocuktu, defolup gitmedi, bu kardeşlerin bitmeyen sorunlarından ve sürekli Karl Lewis tadında koşmaktan sıkıldı olsa olsa.

Michael da General tarafından bir eve kapatıldı ki onunla ilgilenecek bir psikologla başbaşa kalsın, adam da ona tuhaf maddeler vererek hafızasıyla oynasın. Psikolog ısrarla şirkete katılmasını, annesinin hayatta olduğunu ve şirketle çalıştığını söylese de Michael bunun altında da bir bit yeniği var diyerek hazırlıklı davranmaya devam etti.Ama bazen bazı zamanlamalar o kadar gerçek dışı çekiliyor ki, insan dizinin gerçekliğini unutuyor kaptırmış giderken. Banyodaki buhar kazanının tam zamanında patlaması, Sarah'nın Michael'ı kurtarmaya geldiğinde yine en tehlikeli anda , saniyelerle yetişmesi. Herşey kılpayı ve hazırlanmış şekilde. Neyse ne diyodum, Linc'in şu iki yumrukla herşeyi halledebileceği özgüveni ve sonra kasıla kasıla yürümesi, her seferinde de tuzağa düşmesine de sinir oluyorum. Yahu sen de bazen bazı şeylerden şüphelenip ona göre adımını atsana. Sanki Michael'la öz kardeş değiller.(Sakın öyle olmasın, şimdi düşündüm) Yine başarısız olunca Self işin başına geçmek istediğini söylüyordu ki kapıdan yine tam zamanlamayla, cümlenin son kelimesinde Mahone girdi. Ve sanırım kardeşleri bu dizide en çok Mahone sevdi. Artık Michael'dan bile daha iyi anlaşıyor Linc Mahone ile. Her işlerine hızır gibi yetişiyor adam eski polis tecrübesiyle.

Bir de çok güldüğüm bir sahne vardı bu bölümde. Self Linc'in elinden kaçırdığı sarışın Tia'yı ararken limandaki adama kendi için yerel güvenlikten Self dedikten sonra, Mahone içinse Bruce Liberace yakıştırması yaptı. Doğaçlama bir sahne gibiydi ve Mahone sadece "no relation" diyebildi o komik yüz ifadesiyle:)

Generalin kızı da bu bölümde insafa geldi. Sarah Michael'ı bulabilsin diye kızı kaçırttı ve gizlice yerini söyledi. Şirkete istifasını vermekle kalmayıp, babasından da intikam almak istiyor sanırım. Eğer gerçekten babasıysa. Bu dizide bir ebeveyn sorunu aldı başını gidiyor galiba:)

T-Bag'in General'le telefonda konuşması da komikti. İspiyonlama kralı T-Bag "Sarah, Michael'ın yerini öğrendi" demek için General'i aradıysa da yalakalığını tamamlayamadan yüzüne telefonun kapatılmasıyla kendine geldi. Yine karizma yerle bir oldu..

Gretchen'e Gretchen kişisi demek istiyorum artık:) Dizinin içinde her yöne oynayabilen bir piyon olduğu için tutuluyor sanırım ama o kadar sürprizsiz ki artık. Ne yapsa, zaten yapabilirdi diyecek duruma geldik, hiç şaşırtmıyor, şaşırtmak isterken. Yine öyle oldu ve kimin tarafında olacağını bilemediği bir anda vuruluverdi bu kez. Scylla'yı kaçıran adamlar yere serilmişken hem de.. Öylece aralarında kalıverdi... Linc, Mahone, T-Bag ve Self'de arkalarına bakmadan uzaklaştılar.

Dizinin sezon finalinin finalinde ise Lincoln'ın cep telefonu çalar, karşısında sessiz kalan kişiye söver ve peşinde olduğunu söyler. O kişiyse elinde Scylla ile gördüğümüz annesidir ve kiminle konuştuğunu soran adama, oğlu Lincoln'la konuştuğunu söyler. Üzgün ve kederlidir. Bakalım gerçekten anneleri mi, herşey Michael'ın dediği gibi bir kurgu olabilir mi, şirket ve annelerinin ilişkisi General'in bahsettiği gibi iyi bir ilişki mi? Görücez bakalım...

Not: Ayrıca bu gelişmelerden sonra Sona'da geçirilen koca bir sezonun gereğini sorgular oldum artık. O sezonun diziye ne getirisi var yorumu olan varsa yazsın lütfen yaa:)

E.K.

22 Aralık 2008 Pazartesi

Gossip Girl vs Cruel Intentions vs Dangerous Liaisons


Dangerous Liaisons (1988) yani Tehlikeli İlişkiler filmini izledim dün ve fark ettim ki tüm entrikaların anasıymış bu film. İzlerken konu ve karakterler çok tanıdık dedim kendi kendime, sonra fark ettim ki bu film ilham perisiymiş resmen. Önce Cruel Intentions (1999) yani Seks Oyunları daha sonra da Gossip Girl(2007)’e ilham vermiş. Tehlikeli İlişkiler 1700’lü yıllarda geçiyor, Seks Oyunları ise 90’lı yılların sonunda geçen ve tamamen Tehlikeli İlişkiler'in modern uyarlaması. Bazı karakterlerin isimlerine bile dokunmamışlar. Gossip Girl de Cruel Intentions’ın devamı niteliğinde. Birbirine benzer çok karakter var 3 eserin içinde, ama sadece aşağıdaki karakterler 3 eserde de mevcut. ( Bunu da ilk ben açıklıyorum haaa, tüm hakları saklıdır :) )



Blair Waldorf = Kathryn Merteuil = Marquise Isabelle de Merteuil




Chuck Bass = Sebastian Valmont = Vicomte Sébastien de Valmont


Jenny Humphrey = Cecile Caldwell = Cécile de Volanges

Dangerous Liaisons filminde, Glenn Close öcünü almak için daha önce sevgilisi olmuş çapkın John Malkovich’le kafa kafaya vererek bakire Uma Turman’ın kalbinin çelinmesine yol açacaktır.

Cruel Intentions, Sarah Michelle Gellar üvey kardeşi Ryan Phillipe’in aklını çelerek kötü oyunlarına alet eder ve bakire Selma Blair’i yoldan çıkartır.

Gossip Girl dizisinde, Blair Waldorf entrikalarını yapmak için Chuck Bass’la karşılıklı avantaj için anlaşırlar. Chuck Bass bir bölümde bakire Jenny Humphrey’i yoldan çıkartmaya çalışacaktır.

Entrika, öç alma, şehvet, yani Karun kadar zengin insanlar ne yapacaklarını şaşırıp birbirlerin hayatlarına maydanoz olurlar ve olaylar gelişir :)

21 Aralık 2008 Pazar

LOST 5x01 Sneak Peek 2 ve Set Fotoğrafları

21 Ocak'ta peşpeşe 2 bölümü yayınlanacak olan Lost'un 2. sneak peek'i yayınlandı. Adamları meraktan çatlatacaklar böyle giderse.


LOST 5x01 "Because You Left" Sneak Peek 2
Yükleyen spack05

Setten de yeni görüntüler geldi. Sawyer, Kate ve Juliet, Dharma üniformalarının içinde ne yapıyorlar acaba? (Fotoğrafları büyütmek için tıklayın)


Tüm fotoğraflara ulaşmak için : http://spoilerslost.blogspot.com/2008/12/behind-scenes-set-photos.html

Ayrıca 5. sezonun ilk 10 bölümün adları ve yayın tarihleri belli olmuş. Onlar da aşağıda;

5x01- Because You Left (21 Ocak 2009 )
5x02- The Lie (21 Ocak 2009 )
5x03- Jughead (28 Ocak 2009
5x04- The Little Prince (4 Şubat 2009)
5x05- This Place is Death (11 Şubat 2009
5x06- The Life and Death of Jeremy Bentham (18 Şubat 2009)
5x07- 316 (25 Şubat 2009)
5x08- LeFleur (11 Mart 2009)
5x09- Namaste (18 Mart 2009)
5x10- He's Our You (25 Mart 2009)

Kaç Arkadaş Sığar Bir Kalbe?

Bir rüya gördüm; lisedeki, üniversitedeki ve işyerimdeki tüm arkadaşlarım aynı yerdeyiz, muhabbet ediyoruz, yemek yiyoruz. Hayatıma giren tüm arkadaşlarım aynı yerdeler, onlarla görüşüyorum, hiç çıkmamış kimse hayatımdan. Bu mümkün mü gerçekten?

Dizilere bakıyorum, Dawson’s Creek tayfası 4 kişiden oluşan çekirdek bir arkadaş kadrosu, sonra onlara birkaç kişi daha katılıyordu. Beverly Hills 90210’da 8 kişilik bir topluluk var ve hüzünleri, sevinçleri hep bu 8 kişi paylaşıyor. Friends dizisinde 6 kişi var birbirlerinin hayatlarında. Yeni 90210’da bu sayı 7’ye çıkıyor. Skins dizisinde topluluk ferdi 8 ve One Tree Hill’de bu sayı 5.

Dün Almanya’daki en yakın dostlarımdan biriyle konuştum One Tree Hill’in bir bölümü üzerine. Çok fazla takip etmem bu diziyi ama dün akşam bir bölümünü izledim Cnbc-e’de. Kız okulundan mezun olmuş, kariyer basamaklarını birer birer çıkıyor, başarı yolunda ilerliyor. Bir şeyler eksik ama o da çıkaramıyor. Sonra eski arkadaşlarını düşünüyor, onlar eksik hayatında, onu fark ediyor. Geçmişe özlem bu yüzden duyuyor ve tasını tarağını alıp memleketine, eski arkadaşlarına dönüyor. Lisedeki ve üniversitedeki arkadaşlarımız hayatımıza büyük izler bırakıyor değil mi? Hatta lise hayatımızı daha çok özlediğimiz de doğru, çünkü lisede yaşadığımız arkadaşlık en safıydı. Henüz kin, nefret, arkadan vurma, drama, yani hayatın tüm gerçekleri girmemişti hayatımıza.

Sonra Almanyada’ki dostumun lafıyla kendime geliyorum, dizideki kız geri dönse de her şey değiştiği için o aradığı şeyi de bulamayacak diyor. Evet, her şey değişiyor. Arkadaşlarının başka arkadaşları oluyor, mitoz mayoz bölünme ile çoğalarak devam ediyor arkadaş toplulukları.

Dedim ya, kaç arkadaş sığar gerçekten bir kalbe? Dost meclisi kaç kişiliktir? Yukarıdaki çoğunluğa bakılırsa dost meclisi 8 kişilik herhalde. Ama insan istiyor tabii, rüyamdaki gibi olsa, lisedeki Özlem’in aldığı susamlı böreği tüm arkadaşlarımla birlikte yesek. Ama olmuyor, insanın kalbi vaktinin darlığına düşüp küçülüyor da küçülüyor ve içine çok az dost sığıyor.

19 Aralık 2008 Cuma

House MD 5x11 / Joy to the World

Lisede yaşanan ezik günler her zaman sorunumuz oldu sanırım, hele ki dalga geçilen veya popüler olmayan biriysek lisedeki yaşadığımız travma bütün hayatımızı etkileyebiliyor, hatta yaşlansak bile o etkileri hala geçmiyor. Kötü bir ergenlik ve lise hayatı geçirmedim, sevilen biriydim. Ama ne zaman dizilerde veya filmlerde ezilen ve aşağılanan bir genç görsem çok üzülüyorum. Amerika “loser” ve “winner” kavramıyla çok saplantılı ve bu saplantı en çok gençlerde negatif etkiye yol açıyor. Hep bir kaybeden ve hep bir kazanan vardır onlara göre.

Bu bölümde hastalanan kız, şişmanlığından ve çirkinliğinden söz ederken “loser” olduğunu söylüyor. Çevresi, yani akıldan nasibini almamış sığ okul gençleri ve arkadaşları hep bu şekilde görmüşler, ona domuz diye hitap etmişler. Gençken ne kadar da zalim oluyoruz değil mi? Dünya bizim etrafımızda dönüyor sanki.

Yapılan bir sürü testten sonra Cuddy’ye House’a gelen vahiyler gibi vahiy geldi ve kızın lohusa humması olduğu anlaşıldı. Evet, kız en yakın arkadaşı tarafından hamile kalmış ki o en yakın arkadaşı da ona kötü davranan çocuklardan biri. Zavallı kızcağız okulun yakınındaki boş binada çocuğunu doğurmuş ve ölü doğudunu zannederek üstüne paltosunu koyup uzaklaşmış oradan. Cuddy boş binayı aramaya gittiğinde orda yaşayan çiftin çocuğu bulduğunu görüyor, neyse ki çocuk ölmemiş, yaşıyormuş. Lohusa humması kızın kalbine ve ciğerinde kalıcı bir zarar bırakmış. Kızın sayılı günleri kaldığı için ailesi bebeğin evlat verilmesine karar veriyor. Cuddy yıllardır bebek aşkıyla yanıp tutuştuğu için avukatıyla görüşüp bebeği evlat edinmek istiyor.

Kutner kıza kötü davranan çocuğa sanki kendisi de lisede kötü davranılmış gibi kızıyordu. Dizinin sonunda anlaşıldı ki Kutner lisede kötü çocuklardan biriymiş. Kutner, Flatliners filmine ( Kevin Bacon filmde küçükken acılar çektirdiği okul arkadaşını bulmuş ve özür dilemiştir) selamda bulunarak yıllar önce okulda kötü davrandığı çocuğun adresini buluyor ve ondan özür diliyor. Dediğim gibi, yaptığımız hataları olgunlaşınca anlıyoruz ama olan olmuş oluyor. Gidip özür dilemek o günleri telafi eder mi ki?

Ayrıca bu bölümde, House kötü biri olmadığını kanıtlamaya çalışarak klinikteki hastalarla ilgileniyor. Ama hastaları o kadar şapşal ki, örneğin bakire olduğunu iddia eden hamile bir kız vardı. House, bu hamileliğin partenogenez, (sperme gerek kalmadan yumurtanın kendi kendini dölleyerek bebek oluşturması) yani bakire doğum olarak yorumladı. Aslında kız sevgilisini aldatmış, House da Noel ruhunu ve sevgilisiyle arasını bozmamak adına yalan söyledi ve kıza Meryem Ana süsü verdi :)

Dizi, kızlarla gönül eğlendiren ama kalbini bir erkeğe kaptıran Thirteen kızımızın Dr. Foreman’la öpüşmesiyle bitti ve Ocak ayına kadar ara verdi.

2009 Golden Globe Adayları

Geçtiğimiz günlerde Altın Küre adayları açıklandı. Sizi fazla bunaltmamak adına tüm listeyi yayınlamıyorum. En önemli adaylıklar aşağıda; (Koyu olanlar ve fotoğrafları olanlar benim favorilerim :)

En İyi Drama Dizisi

Dexter (SHOWTIME)
House M.D. (FOX)
In Treatment (HBO)
Mad Men (AMC)
True Blood (HBO)


En İyi Kadın Oyuncu (Drama)

Sally Field - Brothers and Sisters
Mariska Hargitay - Law & Order
January Jones - Mad Men
Anna Paquin -True Blood
Kyra Sedgwick - The Closer




En İyi Erkek Oyuncu (Drama)
Gabriel Byrne - In Treatment
Michael C. Hall - Dexter
Jon Hamm - Mad Men
Hugh Laurie - House M.D.
Jonathan Rhys-Meyers - The Tudors





En İyi Komedi Dizisi

30 Rock (NBC)
Californication (SHOWTIME)
Entourage (HBO)
The Office (NBC)
Weeds (SHOWTIME)



En İyi Kadın Oyuncu (Komedi)

Christina Applegate -Samantha Who?
America Ferrera - Ugly Betty
Tina Fey -30 Rock
Debra Messing - The Starter Wife
Mary Louise - Parker Weeds




En İyi Erkek Oyuncu (Komedi)

Alec Baldwin -30 Rock
Steve Carell - The Office
Kevin Connolly -Entourage
David Duchovny -Californication
Tony Shalhoub -Monk




Sizin favorilerinizi de görmek hoş olur. Hadi parmaklar çalışsın :)