Ofis Kadar Taş Düşsün Kafana!

The Office dizisi kolay sevilmeyebilir, hatta ofis ortamında çalışmamış insanlar nefret bile edebilir. Yıllardır ofisler ikinci evim olduğu için dizideki her karakteri ve iç dünyasını anlayabiliyorum. Dizide o kadar çok absürtlük oluyor ki belli noktadan sonra salak patronun düştüğü rezilliklere gülmek ne demek, yüzünüz kızarmış bir şekilde yerin dibine geçiyorsunuz utançtan, o kadar rezil yani.

Dizi “mockumentary” olarak çekiliyor. Mockumentery ne diyecek olursanız, “sahte belgesel” diyebilirim size, ya da en azından öyle çevirmeye çalışıyorlar. Çok ilginç bir tarz aslında, ben ne çok severim ne de nefret ederim, orta şekerli yani. Doğal ortamlarında çekilen hayvanlar alemi gibi ofis çalışanları familyası doğal habitatlarında çekiliyor. Arada kameraya bakıyorlar konuşurlarken, siz de izlerken irkiliyorsunuz “Big brother is watching you” misali yakalandım endişesine kapılıyorsunuz : )

Ofis ortamı çok gerçek, masa payını aşınca kavga çıkaran ofis arkadaşından tutun sebilin başında dedikodu yapmaya kadar her şey dahil dizide. En gerçekçisi de salak patron Steve Carell. Karakterin hakkını çok iyi veriyor. Her ofiste vardır zaten bu salak patrondan. Bilmediği halde biliyormuş gibi kafa tutar, hatalı kendisi olduğu halde sizi hatalı çıkarır ve en önemlisi de süper komik espriler yaptığını zanneder. Siz de donuk bir yüz ifadesiyle buz gibi esprilerine gülersiniz! Brrrrr! Dondum haaa : )

Bir bölümde işten çıkarılma tehlikesi yaşamaktaydı ofis çalışanları. Jim Halpert’ı canlandıran John Krasinski “İşten çıkarılırsam bu kadar gereksiz bilgiyi ne yapacağım” diyordu kuzu bakışlarıyla kameraya bakarak. Doğru! İnsan işten ayrılınca bu kadar aptal bilgiyi ne yapacağım diyor, ama çok çabuk unutuyor bu saçma sapan bilgileri maziye gömerek. Sonra da rahatlayıp kendine geliyor.

Son olarak, bu başlık da tüm bu gerizekalı patronlara gelsin efenim :)