Ali, Ahsen’in aramalarını “Kızın içinde radar var, ne zaman kendimi iyi hissetsem pat diye ortaya çıkıyor” diye yorumladı. Günlük hayatımızda bazen bu tip olaylara ne kadar da rastlıyoruz değil mi? Her şey günlük gülistanlık giderken çat diye biri çıkıyor ve sizin hayatınızı allak pullak ediyor. Sanki 5-6 metre uzağımıza saklanmışlar, doğru zamanı kolluyorlar ve aniden önümüze çıkıyorlar. Kişiden kişiye değişir, kiminin eski sevgilisi çıkar, kiminin hayatından sildiği bir arkadaş, kimi de görmek istemediği bir akraba. Bu kişiler hayatınıza yön vermeye başlar ve siz de sele kapılmış bir şekilde olaylara seyirci kalırsınız. Zaten hayatlarımızı incelesek, hiçbir zaman bizim elimizde, kendi dizginlerimizle ilerlemediğini apaçık görebiliriz. Kendi show’umuzun as oyuncuları olmamız gerekirken seyirci oluveriyoruz.
Dedim ya dizginlerimizi birileri tutuyor diye, dizide başka bir örnek de Eda’nın sponsorlarının, yani burs vererek okulda kalmasını sağlayan arkadaşının ailesinin tutumuydu. Tatil planı yapıyorsun ve sırf arkadaşının annesi okul paranı ödüyor diye kızını sınava çalıştırmak zorundasın. İnsanlar böyle işte, yardım edersin karşılığında da etinden sütünden yararlanmaya çalışırlar. Madem çok paran var kızına özel hoca tut, 3 kuruş para verdin diye insanların hayatlarını yönetmek ne demek. Samim, kadını arayarak tatile gideceklerini ve Eda’nın da gelmesi için yalvarırken bile “Yine fedakarlığı bizden bekliyorsunuz” cevabını yapıştırıyor kızını çok umursayan anne! Sanki sana fedakârlık yap diyen oldu, bıraksaydınız kızı en azından devlet okulunda okurdu da her gün “Şanslı” diye, köpek adı gibi çağrılmazdı okulda.
Dedim ya dizginlerimizi birileri tutuyor diye, dizide başka bir örnek de Eda’nın sponsorlarının, yani burs vererek okulda kalmasını sağlayan arkadaşının ailesinin tutumuydu. Tatil planı yapıyorsun ve sırf arkadaşının annesi okul paranı ödüyor diye kızını sınava çalıştırmak zorundasın. İnsanlar böyle işte, yardım edersin karşılığında da etinden sütünden yararlanmaya çalışırlar. Madem çok paran var kızına özel hoca tut, 3 kuruş para verdin diye insanların hayatlarını yönetmek ne demek. Samim, kadını arayarak tatile gideceklerini ve Eda’nın da gelmesi için yalvarırken bile “Yine fedakarlığı bizden bekliyorsunuz” cevabını yapıştırıyor kızını çok umursayan anne! Sanki sana fedakârlık yap diyen oldu, bıraksaydınız kızı en azından devlet okulunda okurdu da her gün “Şanslı” diye, köpek adı gibi çağrılmazdı okulda.
İnsanoğlu her yede kötü, bu bölüm zaten tüm nefret edilesi insanların örneklerini gördük. Bir başka örnek de Samim’i kovan operasyon müdürüydü. Merkezden çağrı gelmeden hiçbir şeye müdahale edilmeyecekmiş, edilirse sözleşmede yazıldığı gibi kovulacakmış. Zaten kovulacağını, Ahsen’i ambulansa alırken ambulanstaki diğer çalışanın “Samim Abi, senin başın büyük dertte” demesiyle anlamıştık. Böyle gerzek insanlar her zaman var, dört tarafımız çevrilmiş durumda onlarla. İnsiyatif kullanmasını bilmeyen makineleşmiş köle köpekler bunlar. Kız orda ölüyor, sen hala başın dertte diyorsun! Pratik zekâsı olmayan bu şablon insanlara zaten eline görev tanımlarını vereceksin, onun dışına da çıkmasını beklemeyeceksin.
Neyse ki güzel şeyler de vardı bu hafta. Şebnem Bozoklu ve Ezgi Mola yine döktürdüler. 2 metrekarelik küçücük mutfakta harikalar yarattılar. Hele Ezgi Mola, bu kıza tapıyorum ben ya, deli gibi seviyorum. Güneş gibi parlıyor, gözlerinin içindeki ışık bile mükemmel oyunculuğunu gösteriyor. 2 dakikalık mutfak sahnesinde, şarkısını patlattı, ellerini kalp gibi yapıp arada parmak dansını da yaptı ve bizi bizden aldı yine. Kızın 30 saniyelik sahnelerinde bile o kadar çok detay var ki. Sözlendikten sonra Seyhan’ın tebrik ederim deyişinden sonraki yüzü görülmeye değerdi. Sağol dedi, öpücük attı ve göz kırptı ve hepsini 5 saniyeye sığdırdı. Abdominal karın kası yapma teşebbüsünden tutun da, “bende ödem var sadece, o ödemleri atsam tığ gibi olurum” diyerek kaynamış maydanoz suyu içmesine kadar her şey mükemmeldi bu bölümde. Diyeti bıraktıktan sonra mercimek köftesini “Ben de bir tane alabilir miyim” diye istemesi bile o kadar masumdu ki kaşlar anında ters V oldu. Oyuncu değdin böyle olmalı, kızın kaşı gözü, dudağı, saçının her bir teli oynuyor. O kadar kendini kaptırıyor ki sayfalar dolusu yazsam gene doyamam anlatmaya.
Mertcan’ın dükkânda seçtiği elbiseyi Feride ve Meliha’nın çok beğenerek almaları ve “Çocuk bizden iyi biliyor bu işleri” demeleri aklıma ister istemez Ugly Betty’yi getirdi. Orada da 13 yaşlarında moda konusunda annesinden ve teyzesinden daha bilgili bir gay çocuk vardı. Gerçi RTÜK varken ve bu dizi Primetime kuşağı bir aile dramasıyken Mertcan’ın büyüyünce “fashionista” olması imkânsız gibi duruyor.
Mertcan’ın dükkânda seçtiği elbiseyi Feride ve Meliha’nın çok beğenerek almaları ve “Çocuk bizden iyi biliyor bu işleri” demeleri aklıma ister istemez Ugly Betty’yi getirdi. Orada da 13 yaşlarında moda konusunda annesinden ve teyzesinden daha bilgili bir gay çocuk vardı. Gerçi RTÜK varken ve bu dizi Primetime kuşağı bir aile dramasıyken Mertcan’ın büyüyünce “fashionista” olması imkânsız gibi duruyor.
9 yorum:
@Günlük, bebeğim:
Aşıksın aşıksın (kaşıksın gibi oku k'yi at başındaki ama) sen aşıksın arkadaş :P Feride'yle güzel bir çift olurdunuz hani :PPP
Hehehe Başkan ya, sen bu kız zayıflasın falan diyorsun ama zayıflamasına hiç gerek yok, böyle de çok güzel. Hem şişman da sayılmaz aslında.
Zayıflarsa, mükemmel olur o yüzden diyorum çünkü yüzü, saçı, kaşları, kirpikleri, cildi inanılmaz güzel... Bak, kıskanmıyorum benden güzel olmasın :PPP
dizigünlükleri,
senin bu dizileri takip etmene ve detaycılığına bayılıyorum, her diziyi seninle birlikte seyretse insan, sanki göremediği başka şeyleri de görecek gibi geliyor. nefis gözlemlerin...
Ezgi Mola dersen, ben de bayılıyorum, büyük yetenek...
:)
Şebnem Bozoklu' ya ve Ezgi Mola'ya ben de bayılıyorum. Harikalar vallahi, böyle kadınlar olsun isterdim hayatımda :)
ezgi mola'nın mercimek köftesi repliğine ben de kitlendim kaldım ekranda.o nasıl bir saflıktır,o nasıl bir rolü yaşamaktır kardeşim.
Ezgi Mola zaten nasıl bir yetenek olduğunu "hayatımın kadınısın" da fazlasıyla göstermişti.
Canım Ailem'i bu yüzden seviyorum işte,diğer dizilerdeki yapaylıktan eser yok.2000'lerde çekilen dizilerde pek karşılaşmadığımız bir içtenlik var dizide.Şaşıfelek tadında bir dizi bulduk sonunda yıllar sonra.Gına gelmişti "previously on bilmemne"lerden
Bir tek yiğido ve eda'yı ayrı tutuyorum.Bence özellikle yiğit'i oynayan çocuk çok sırıtıyor dizide.
Bloggerda sistem hatası giderildi sanırım, resimleri koyabildim. resimsiz harbi çok kötüymiş, şimdi çiçek gibi oldu. ee boşuna dememişler devir görsellik devri diye:)
Popüler Yorum,
Güzel şeyler detaylarda gizlidir:)Haaa bir de unutmamak için not da tutuyorum izlerken:)
Peri,
Bazen sinir oluyor, neden sadece ben tanımıyorum bu yetenekleri diye:) Hani bencilce istersin ya sadece ben tanıyayım ben seveyim diye, aynı duygular yani:)
Her boku bilen adam,
(seslenirken çok kötü geldi be ahaha:)
Valla bayıla bayıla izliyorum her salı diziyi, o Şaşıfelek tadını gerçekten yakaladık sanki.
Ama "Previously on bla bla" tadını da değişmem hani, o da ayrı:)
@günlük,
Bebeğim, şişşşt, ne iş? Sen benim yorumlarımı yorumlamıyorsun ama valla küserim heeee...
Aaaa aşkolsun :)
Gerçi yorumlamaya başladık mı MSN chat'inden hiçbir farkı kalmıyor :)
Yorum Gönder